Gaziler Günümüz Kutlu Olsun: Kırım Tatarı Son Gazi Yakup Satar

Yakup Satar,

1898’de Kırım’da doğdu. O dönemlerde Çarlık Rusya’nın “Kırım’ı Türksüzleştirme Politikası” sebebiyle, henüz 5 yaşındayken ailesi ile birlikte göç etmek zorunda kaldı. 1915 senesinde Osmanlı Ordusu’nda görev aldı. 19 yaşında özel bir görev için Bağdat’a giden 50 kişilik ekipte bulunuyordu. Görevin iptali üzerine Bağdat’ta askerlik yaptı. Osmanlı’nın savaşı kaybetmesi ve İstanbul’un işgaliyle birlikte İngilizlere teslim olmak zorunda kaldı. Yakup Satar, iki yıl boyunca esir hayatı yaşadı.

1919’da yapılan esir takası ile Eskişehir’e döndü. Kısa bir süre Eskişehir’de ikamet ettikten sonra Millî Mücadele’ye, Mustafa Kemal Atatürk’ün kuvvetlerine katıldı. Savaştan sonra memleketine döndü ve çiftçilik ile uğraşmaya başladı. Hem Kırım Tatarlarının hem de Türk milletinin önemli bir kahramanı olan Yakup Satar, yaşamı boyunca yaşadığı zorluklar ve vatanına olan bağlılığıyla milletin gönlünde büyük bir saygı uyandırdı.

Gazetecilere anlattığı bir anısında, savaştaki cesaretini şu sözlerle dile getirmiştir:

“Polatlı tarafında, sabaha karşı düşman gelip bizim istihkâmlara yerleşmiş. Nöbetçiler de sabah görünce, ‘Düşman geldi, düşman geldi!’ diye uyardı. Bizim asker geri kaçtı. Ben kaçamadım. Bizim askerle benim aramda bir kurşunluk mesafe var. Düşman ateş etmeye başladı. Teslim olsam eziyet edip öldürürler. Bizim askere doğru koşuyorum. Bir kulağımda düşmanın, bir kulağımda bizim askerin kurşunu. Kafama çarpsa ölürüm. Ama Allah tarafından korundum. Kurşun yemeden bölüğüme katıldım. Mermiler vızır vızır uçardı, ama biz düşmandan korkmazdık.”

Gaziler Günü’nde, başta Kırım Tatarlarının gururlarından biri olan son gazimiz Yakup Satar olmak üzere tüm gazilerimizi minnet ve saygı ile anıyoruz. Bu vatan için canlarını ortaya koyan gazilerimizin Gaziler Günü’nü kutlarken, aynı zamanda kutsal mücadelelerde şehit düşen kahramanlarımızı da rahmetle yâd ediyoruz.

Ruhları şad olsun.

Якуп Сатар

Якуп Сатар народився у Криму 1898 року. У той період Російська імперія проводила політику “детатаризації”, яка змусила тисячі сімей імігрувати до Туреччини, серед яких була сім’я Сатар. 1915 року пройшов службу в Османській армії. У 19 років увійшов до складу з-поміж 50 військових і був відправлений на секретне завдання до міста Багдад. Після поразки імперії Османа Якуб потрапляє на два роки в полон до британців.

У 1919 році коли був зроблений обмін полоненими, Якубу Сатару пощастило повернутися на землі Анатолії, проживши трохи в місті Ескішехірі, він приєднується до національно-визвольної війни на чолі з Мустафа Кемалем Ататюрком. Після перемоги Турецької республіки, Якуб повертається до рідного міста, де зайнявся сільським господарством. Якуб, як для Кримськотатарського народу так і для Турецького, є і буде героєм, який не дивлячись на всі труднощі боровся за свою батьківщину.

На згадку, яку розповів журналістам, він висловив свою мужність на війні такими словами:

«З боку Полатли ворог підійшов і вранці розташувався в наших укріпленнях. Коли вранці це побачили вартові, то попередили: «Ворог прийшов, ворог прийшов!». Наш солдат побіг назад. Я не міг втекти. Ворог почав стріляти. Якщо я здамся, мене будуть катувати і вбивати. Я біжу до нашого солдата. В одному вусі куля ворога, в другому куля нашого солдата. Якби воно влучило мені в голову, я б помер. Але мене захистив Бог. Я приєднався до своєї роти без кулі. «Кулі летіли, але ми не боялися ворога».

У День ветеранів ми з вдячністю та пошаною згадуємо всіх наших воїнів, які загинули у священних боях, особливо нашого останнього ветерана Якупа Сатара, одну з гордостей кримських татар.

Нехай спочивають їхні душі.

Yakup Satar

Yakup Satar, was born in 1898 in Crimea. Because of the “De-Turkification Policy of Crimea” of Tsarist Russia, when he was just 5 years old, he and his family was forced to.At the age of 19, he was part of a 50-person team sent on a special mission to Baghdad. After the mission was canceled, he served in Baghdad. Following the Ottoman loss of the Great War and English occupation of Istanbul, he was forced to surrender to the English. He held captive for two years.

At 1919, he returned to Eskişehir as a part of a prisoner exchange. After residing in Eskişehir for a short period of time, he joined to Mustafa Kemal Atatürk’s forces. After the Turkish War of Independency he went back to his hometown and began farming. As an important hero for both the Crimea Tatars and the Turkish nation, Yakup Satar earned great respect in the hearts of the people throughout his life due to the hardships he faced and his dedication to his homeland.

He states his courage in war with these words:

“On the Polatlı side, the enemy came and settled into our fortifications in the early morning. The sentries saw them in the morning and shouted, ‘The enemy has come, the enemy has come!’ Our soldiers retreated. I couldn’t escape. There was only a bullet’s distance between me and our soldiers. The enemy started firing. If I surrendered, they would torture and kill me. I ran towards our soldiers. One ear was filled with the enemy’s bullets, and the other with our soldiers’ bullets. If one hit me, I would die. But I was protected by God. I joined my unit without being hit. Bullets whizzed by, but we were not afraid of the enemy.”

On Veterans Day, we commemorate all our veterans with gratitude and respect, especially our last veteran Yakup Satar, who is one of the pride of the Crimean Tatars. While we celebrate the Veterans Day of our veterans who risked their lives for this homeland, we also remember with mercy our heroes who fell as martyrs in sacred struggles.

May their souls rest in peace.

Kırım Tatar Şairi Yunus Kandım: Sürgünün ve Umudun Şairi

Yunus Kandım, Kırım Tatar edebiyatının en önemli temsilcilerinden biridir. Şair, Kırım Tatar halkının yaşadığı zorlukları, acıları ve umutlarını eserlerine yansıtarak, halkının hafızasını ve kültürünü yaşatma mücadelesi vermiştir. Kandım, bir şair olmanın ötesinde, Kırım Tatar halkının sözcüsü olarak kabul edilmiştir.

Hayatı ve Eserleri

Yunus Kandım, Kırım Tatar halkının sürgün yıllarının etkilerini yaşamış ve bu trajik süreci şiirlerinde en derin duygularla dile getirmiştir. Doğduğu topraklar olan Kırım, eserlerinde önemli bir yer tutmuştur. Kırım Tatar dilini ve kültürünü koruma çabasını, güçlü bir edebi dille birleştiren Kandım, halkının yaşadığı trajedileri edebiyat yoluyla dünya sahnesine taşımıştır.

Kandım’ın eserleri, yalnızca birer edebi metin değil, aynı zamanda bir direniş ve mücadele sembolüdür. Halkının tarihini ve kültürünü yaşatmak için verdiği bu edebi mücadele, Kırım Tatar edebiyatının en önemli köşe taşlarından biri olmuştur.

Edebiyatının Temaları

Yunus Kandım’ın şiirlerinde en sık işlediği temalardan biri sürgün ve vatan özlemidir. Kırım Tatarlarının anavatanlarından koparılmasının yarattığı derin travma, onun şiirlerinde sıkça karşımıza çıkar. Ancak bu şiirler sadece acıyı değil, umudu ve direnişi de yansıtır. Yunus Kandım, halkının direncini, kültürüne ve diline olan bağlılığını güçlü bir şekilde vurgular.

Şairin eserlerinde dikkat çeken diğer bir tema ise doğadır. Kırım’ın doğası, dağları, denizleri ve bahçeleri, Kandım’ın şiirlerinde sıkça betimlenir. Bu doğa betimlemeleri, yalnızca bir güzellik değil, aynı zamanda vatan özleminin sembolüdür. Doğa, Kırım Tatarları için hem bir hatıra hem de bir gelecek umudu olarak karşımıza çıkar.

Kültürel Mirasın Korunmasındaki Rolü

Yunus Kandım, Kırım Tatar kültürünün yaşatılması için yalnızca edebi alanda değil, toplumsal alanda da önemli roller üstlenmiştir. Şiirlerinde halkının diline ve kültürüne sahip çıkılması gerektiğini sık sık vurgulamış ve bu alanda çalışmalar yapmıştır. Onun edebiyatı, dilin ve kültürün korunması gerektiğine dair güçlü bir hatırlatmadır.

Kırım Tatar halkının kimliğini koruma mücadelesinde Yunus Kandım’ın şiirleri, genç nesiller için bir ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Şairin eserleri, halkının yaşadığı zorlukları ve bunun ötesindeki umutlarını yansıtarak, edebi bir direniş ve dayanışma sembolü haline gelmiştir.

Eserleri ve Şiirlerinden Seçmeler

Yunus Kandım’ın kaleme aldığı şiirler, Kırım Tatar halkının yaşadığı zor günlere ışık tutar. Bu şiirlerde Kırım’ın doğal güzellikleri ile halkının yaşadığı acılar iç içe geçer. Kandım’ın eserleri, hem Kırım Tatar edebiyatı içinde hem de Türk edebiyatı içinde önemli bir yere sahiptir. Şairin kalemi, halkının ruhunu en derin şekilde anlatmayı başarmıştır.

Yunus Kandım’ın Kırım Tatar Edebiyatındaki Yeri

Yunus Kandım, Kırım Tatar edebiyatının sesi ve vicdanı olarak anılmaktadır. Şiirleri, Kırım Tatar halkının yaşadığı sürgün acısını, vatan hasretini ve direniş ruhunu yansıtan birer belgedir. Onun edebi mirası, Kırım Tatar halkının hafızasında sonsuza dek yaşayacaktır.

Eskişehir Kırım Derneği Caşlık Ekibi olarak, Kırım Tatar halkının bu büyük şairini doğum gününde saygı ve minnetle anıyoruz. Onun eserleri, Kırım Tatar kültürünün yaşatılmasında önemli bir miras olarak yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Sivas Kongresi: Kurtuluş Mücadelemizin Dönüm Noktası

4 Eylül 1919, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde hayati bir adımın atıldığı gündür. O tarihte Sivas’ta bir araya gelen Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, vatanın geleceğini belirleyecek önemli kararlar alarak Kurtuluş Savaşı’nın temelini atmıştır. Bu tarihi kongre, sadece bir toplantı değil, Türk milletinin emperyalizme karşı direnişini tüm dünyaya ilan ettiği bir manifestoydu.

Sivas Kongresi’nin Önemi

Sivas Kongresi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş hareketinin kritik bir dönüm noktasıdır. Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar, Sivas Kongresi ile genişletilmiş ve tüm Anadolu’nun katılımıyla daha kapsamlı hale getirilmiştir. Kongrede alınan kararlar, bağımsızlık mücadelesinin tüm ulusu kapsadığını göstermiş ve işgale karşı direnişi daha organize bir hale getirmiştir.

Sivas Kongresi’nin ana amacı, işgale karşı milletin topyekûn bir direniş içinde olduğunu tüm dünyaya duyurmaktı. Bu doğrultuda alınan en önemli kararlardan biri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin birleştirilmesiydi. Bu birleşim, Türk milletinin her alanda topyekûn bir mücadele yürüteceğinin göstergesi oldu.

Kongrenin Kararları

Sivas Kongresi’nde alınan başlıca kararlar şunlardır:

  1. Milli İrade Hakimiyeti: Türk milletinin bağımsızlığını ve geleceğini yalnızca milli irade belirleyecektir.
  2. Vatanın Bütünlüğü: Vatanın bir parçasının bile işgaline izin verilmeyecek, manda ve himaye kabul edilmeyecektir.
  3. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri tek çatı altında birleştirilmiştir.
  4. İstanbul Hükümeti’nin Tutumu: İstanbul Hükümeti’nin işgal karşısındaki zayıf tutumuna karşı milli bir direniş oluşturulmuştur.

Bu kararlar, Kurtuluş Savaşı’nın temelini oluşturmuş ve milletin bağımsızlık yolundaki kararlılığını dünyaya ilan etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, kongrede alınan bu kararları Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin vazgeçilmez esasları olarak nitelendirmiştir.

Milli Mücadelenin Rotası

Sivas Kongresi ile birlikte Milli Mücadele’nin rotası netleşmiştir. Kongrede alınan kararlarla, vatanın her bir köşesinde işgale karşı direniş örgütlenmiş ve bu kararlılık, Türk milletinin topyekûn mücadele gücünü ortaya koymuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, Türk milletinin bağımsızlık yolunda atılan bu önemli adımlar, sonunda zaferle sonuçlanacak olan Kurtuluş Savaşı’nın temellerini atmıştır.

Sivas Kongresi’nin Türk Tarihindeki Yeri

4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi, Türk milletinin bağımsızlık ruhunun simgesi haline gelmiştir. Bu kongre, Türk milletinin zorluklar karşısındaki dayanıklılığını ve vatan sevgisini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Kongrede alınan kararlar, Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasında hayati bir rol oynamıştır.

Eskişehir Kırım Derneği Caşlık Ekibi olarak, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi’nin yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle ve minnetle anıyor, bağımsızlık mücadelemizin kahramanlarına saygılarımızı sunuyoruz.